Hala oralarda biryerde beni takip eden birileri var mı acaba? :)
Bloguma en son postumu tam tamına 1.5 sene önce girmişim. Evlenmeden evvel oldukça aktif yazdığım bloguma evlendikten sonra maalesef pek uğrayamadım. İş hayatı, evlilik hayatı, değişen hayat tarzı derken buralardan uzun bir süredir el etek çekmiş durumdayım.
Lafı fazla uzatmadan bloguma bu kadar zaman sonra geri dönmemin sebebini açıklayayım.
Geçen sene, 2013 yılında yani, Kurban Bayramı tatili ile birleştirerek 20 günlük bir Amerika seyahati yaptık. Sırasıyla New York, Orlando, Miami, San Francisco, Los Angeles ve Las Vegas şehirlerini gezdik. Bu seyahat ile ilgili planlamamız ortalama 6-7 ay sürdüğü için, seyahatimiz oldukça verimli ve organize bir şekilde geçti. Ben de Amerika'ya seyahat etmeyi planlayan kişilere faydası olması maksadıyla kendi tecrübelerimi kaleme almak istedim. Zira yurt dışına seyahat etmeyi ve seyahatleri herhangi bir aracı firma olmaksızın kendim planlamayı seviyorum. Bu noktada seyahat edeceğim bölgeyi belirledikten sonra, seçtiğim bölgeyi google layarak, o bölgeye seyahat eden insanların tecrübelerini okuyarak işe başlıyorum. Bazı bloglarda işime yarayacak pek bilgi yer almıyorken ve çoğu bilgi copy paste mahiyette iken, kendi tecrübelerini paylaşan ve faydalı bilgiler veren bazı bloglar bu aşamada bana çok yardımcı oluyor. Dolayısıyla ben de kendi tecrübelerimi paylaşarak birilerine yardımcı olabilirim düşüncesiyle aylar sonra Amerika gezimi kaleme almaya karar verdim. Hadi bakalım başlayalım.
İLK ÖNCE UÇAK BİLETLERİ
Eğer Amerika'ya seyahat ediyorsanız, uçak bilet fiyatlarının bütçenizin hatırı sayılır bir kısmını kaplayacağını baştan kabul etmelisiniz. Bu noktada bizim gibi mil puanlarını değerlendirerek uçak bileti satın alma şansınız varsa ne mutlu size. Biz Garanti Bankası'na ait Shop&Miles kredi kartımızda yer alan millerimizi kullanarak hatta bir miktar mil puan da borçlanarak gidiş dönüş uçak biletlerimizi Türk Hava Yolları'ndan satın aldık. Shop&Miles kredi kartı ile kişi başı 50.000 mile Amerika'ya limitli yer kapasiteli gidiş dönüş uçak bileti satın alabilirsiniz. Ancak hemen belirtmeliyim ki, seyahat tarihimizden tam 8 ay öncesinde uçak biletlerimizi almak için Shop&Miles'ı aramamıza rağmen, seyahat etmeyi planladığımız tarihlerdeki limitli yer kapasiteli uçak bileti kotasının dolmuş olması nedeniyle gidiş ve dönüş tarihlerimizde ortalama 2-3 gün oynama yapmak durumunda kaldık. Eğer tarihleriniz esnek değilse rezervasyon için mutlaka uzun bir zaman önce Shop&Miles'ı aramanız gerekiyor, yoksa kota dolduğu için şansınıza küsüyorsunuz. Yanlış bilmiyorsam, seyahat tarihinizden en erken 1 sene önce rezervasyon yaptırmaya başlayabiliyorsunuz. Son olarak Shop&Miles kredi kartınız ile uçak bileti aldığınız takdirde, vergileri sizin ödemeniz gerekiyor ki; Amerika için bu kişi başı gidiş dönüş 400,00-TL gibi bir tutara denk geliyor. Garanti Bankası Shop&Miles kredi kartı dışında, Akbank Wings kredi kartınızın mil puanlarını kullanarak/yahut mil puan borçlaranarak uçak bileti alabilmeniz mümkün. Bu noktada vergiler de mil puanlarınız ile ödeniyor ancak gereken mil puan miktarı hemen hemen 2-3 katına çıkıyor. Wings kredi kartında ihtiyacınız olan mil puan biletin fiyatına göre belirleniyor. Buraya tıklayarak ihtiyacınız olan mil puanı hesaplayabilirsiniz.
Benim mil puan biriktiren kredi kartları ile işim olmaz, nakit olarak uçak bileti satın alacağım derseniz: farklı destinasyonlar için farklı taktikler olabilir ( son dakika uçak biletlerinin daha uygun fiyatlı olabileceği gibi...) ama söz konusu Amerika ise ne kadar erken uçak bileti satın alırsanız o kadar iyi derim. Seyahat tarihi yakınlaştıkça bilet fiyatları oldukça yükselmekte.
Biz İstanbul-New York gidiş; Los Angeles-İstanbul dönüş şeklinde Türk Hava Yollarının direkt uçuşu ile seyahatimizi gerçekleştirdik. Türk Hava Yollarının hizmetinden ve kalitesinden çok memnun kaldık, direkt uçtuğumuz için uçuş saati her ne kadar fazla olsa da çok yorulmadık.
Amerika içi uçakla seyahat için tercih ettiğimiz uygulama ise skyscanner oldu. Rotanızı ve seyahat tarihlerinizi girdiğiniz zaman çeşitli firmaların, direkt ve aktarmalı uçuşlarına ilişkin uçak bilet fiyatlarını gösteren bir uygulama. Şiddetle tavsiye ederim.
Amerika içi uçakla seyahat için tercih ettiğimiz uygulama ise skyscanner oldu. Rotanızı ve seyahat tarihlerinizi girdiğiniz zaman çeşitli firmaların, direkt ve aktarmalı uçuşlarına ilişkin uçak bilet fiyatlarını gösteren bir uygulama. Şiddetle tavsiye ederim.
GİDİŞ DÖNÜŞ ROTANIZI NETLEŞTİRDİKTEN SONRA AMERİKA İÇİ SEYAHAT ROTANIZI NETLEŞTİRMELİ VE BU ROTAYA İLİŞKİN PLANLAMANIZI YAPMALISINIZ.
Bizim seyahatimizde gidiş uçak biletimiz New York, dönüş uçak biletimiz ise tam 20 gün sonra Los Angeles şeklindeydi; Ekim ayında gerçekleştireceğimiz seyahatimiz için Ocak ayında uçak biletlerimizi satın almıştık. Peki bu 20 gün boyunca nereleri gezecektik, hangi şehre kaç gün ayırmalıydık, gezmeyi planladığımız şehirler arası ulaşım ne şekilde olmalıydı, mesafeler nasıldı, uçak bileti mi satın almalıydık, araç mı kiralamalıydık derken; bize en çok uyan rota şu şekilde oldu:
- New York (4,5 gün) UÇAK İLE 3 SAAT Orlando (2,5 gün)
- Orlando ARABA İLE 3,5 SAAT Miami (1,5 gün)
- Miami UÇAK İLE 5.5 SAAT San Francisco (3,5 gün)
- San Francisco UÇAK İLE 1 SAAT Los Angeles ( 4,5 gün)
- Los Angeles ARABA İLE 4 SAAT Las Vegas (2,5 gün)
Kısa kısa bilgi vermek gerekirse, New York'tan Orlando'ya ve Miami'ye uçak bilet fiyatları ve uçuş süreleri hemen hemen aynı idi. Ama Miami'den San Francisco'ya uçak bileti, Orlando'dan San Francisco'ya uçak biletine göre daha ucuz olduğu için biz böyle bir yol rota belirledik. Siz uçak bileti fiyatlarını kontrol ederek tam tersi bir rota da belirleyebilirsiniz. İlk seyahat planlarımızda Miami'den sonra 1 günümüzü de Key West'e ayırmak vardı ancak ben önceden gördüğüm için; eşimde burayı görmek için çok hevesli olmadığı için 1 gün kaybetmek istemedik ve rotamızdan Key West'i çıkarttık.
Bir başka not; San Francisco ile Los Angeles arası uçak yolculuğunu tercih etmemizin ise pek çok nedeni vardı. Eğer toplu taşıma ile yolculuğu tercih etseydik oldukça fazla vakit kaybedecektik, araba kiralama seçeneğini tercih etseydik yine aynı şekilde hem vakit kaybedecektik( yol ortalama 6-8 saat sürmekteymiş), hem de aracı eşim kullandığı için yorulacaktı ve bu yorgunluk seyahatimizin ertesi gününe de yansıyacaktı. Her ne kadar San Francisco- Los Angeles arası araba yolculuğunun oldukça keyifli olduğunu, yola eşlik eden okyanus manzarasının çok güzel olduğunu duysak da; günlerimizi optimum şekilde değerlendirebilmek adına biz uçak yolculuğunu tercih ettik, kaldı ki mesafe kısa olduğu için bilet fiyatları da oldukça uygundu.
Tabi burada bir parantez açarak, Amerika'da tercih ettiğimiz iki havayolu firmasının da gerek uçaklarının, gerek hizmetlerinin çok kötü olduğunu, 5-6 saatlik bir yolculuk için bile yeme/içme adına su dışında hiçbir şey vermediklerini, uçakların eski, hosteslerin yaşlı olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Gözünü sevdiğim Türk Hava Yolları...
Tabi burada bir parantez açarak, Amerika'da tercih ettiğimiz iki havayolu firmasının da gerek uçaklarının, gerek hizmetlerinin çok kötü olduğunu, 5-6 saatlik bir yolculuk için bile yeme/içme adına su dışında hiçbir şey vermediklerini, uçakların eski, hosteslerin yaşlı olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Gözünü sevdiğim Türk Hava Yolları...
HANGİ ŞEHİRDE ARABA KİRALAMAK ŞART? HANGİ ŞEHİRDE TOPLU TAŞIMA KULLANILABİLİR?
Uçak biletlerini hallettikten sonra, araba kiralanması gereken şehirleri netleştirerek, rent a car firmalarını araştırmaya başlayabilirsiniz. Araba kiralama bakımından erken davranmaya çok gerek olmasa da, bu araştırmalarınız neticesinde ortalama bütçenizi belirleyebilirsiniz. Çünkü araba kiralama masrafı da bütçenizde önemli bir masraf kalemi teşkil edecek. Biz araba kiralama işini son bir ayda hallettik. En uygun fiyat aldığımız rent a car şirketi ise Dollars oldu, hiçbir problem de yaşamadık tavsiye ederiz. Araba kiralama işini Türkiye'deyken halletmekte fayda var, çünkü havalimanına giderek oradaki bürolardan araba kiralamak istediğiniz zaman fiyatlar oldukça yüksek oluyor. Ancak arabayı önceden kiralasanız dahi, teslim almak için havalimanındaki büroya başvurduğunuz zaman bir takım ekstra sigortalardan dolayı bir miktar daha fazla para ödemeniz gerekiyor. Her ne kadar ekstra sigorta sizin takdirinize kalmış olsa da; benim tavsiyem sigorta işini ciddiye alın ve ekstra sigorta masrafından kaçmayın. Neticede Amerika'dasınız, Türkiye'den kmlerce uzaktasınız, turistsiniz, başınıza bir iş gelse, derdinizi kime anlatacaksınız değil mi?
Araba kiralama ile ilgili tavsiyelerim ise şu şekilde;
New York'tan başlarsak ( New York aslında eyaletin ismi, burada kastettiğim New York City yani New York eyaletinde yer alan ve ismi eyalet ile aynı olan şehir), kesinlikle ama kesinlikle araba kiralamaya gerek yok derim. Gitmek istediğiniz her noktaya metro ve ayaklarınız sizi götürecektir. Kaldı ki New York City bilhassa Manhattan bölgesi kesinlikle yürüyerek gezilmesi gereken bir yer. Seyahat sürenizi kapsayan bir metro kartı temin etmeniz işinizi görecektir.
Orlando bakımından ise ikili bir değerlendirme yapmak lazım. Orlando bildiğiniz üzere eğlence parklarından ibaret bir şehir. Bu şehirde Universal Studios, Epcot, Disneyworld'den tutun da sayısız eğlence parkı yer almakta. Dolayısıyla esasen burada günleriniz eğlence parklarında geçecek. Dolayısıyla arabaya 2 noktada ihtiyacınız var, havalimanından otele giderken ve otelden eğlence parklarına giderken. Bizim kaldığımız otelin havalimanı aktarması yoktu, dolayısıyla havalimanından otele ulaşımı kendimizin sağlaması gerekiyordu. Ayrıca Orlando'dan Miami'ye de ulaşımı sağlayabilmemiz bakımından araba kiralamamız şarttı. Zira maalesef Amerika'da bir şehirden diğer şehire otobüs,tren vs ile ulaşım sağlamak neredeyse imkansız. Dolayısıyla bizim araba kiralamamız zaruriydi. Fakat otelden eğlence parklarına giderken hiç kiraladığımız arabayı kullanmadık, çünkü otele gittiğimiz zaman parklara ulaşım için belediyenin sağladığı çok düşük ücretli ( 5 dolar olabilir ) shuttle servisler olduğunu öğrendik. Böylece fahiş fiyatlı otopark ücretlerini ödemeden shuttle servisler ile eğlence parklarına ulaşımımızı sağladık. Bir de Orlando'da eğlence parkları dışında Amerika'nın en büyük outlet centerlarından Premium Outletlerin 2 adet şubesi yer almakta, bu outlere giderken arabaya ihtiyacınız olabilir. Fakat oteliniz havalimanından transfer sağlıyorsa, parklara ulaşım için shuttle servisini kullanacaksanız; pek ala outlerden birine yakın bir otelde kalarak ( bizim kaldığımız otel outletin tam karşısındaydı mesela) yürüyerek yahut taksi ile ulaşım sağlayabilirsiniz, böylece araba kiralamanıza gerek kalmaz. Tercih sizin. Tabi ki eğer araba kiralamayı tercih etmeyeceksiniz, rezervasyon yaptıracağınız otelden shuttle servisleri ile ilgili teyit almanızda fayda olduğunu belirteyim.
Miami'de toplu taşımaya dair hiçbir ize rastlamadık biz. Araba kiralamak şart.
San Francisco'da araba kiralamayı uzun bir süre düşündük ama en sonunda vazgeçtik ve kiralamadık. Şimdi düşünüyorum tekrar San Francisco'ya gitsek yine araba kiralamazdık herhalde. Zira toplu taşıma gayet gelişmiş durumda, ilk gün çözmek için çok zorlandık ama sonra heryere otobüslerle rahat rahat gidip geldik. Ayrıca bence San Francisco'da yürüyerek dolaşılması gereken şehirlerden biri.
Los Angeles'da da toplu taşıma yok denecek kadar az. Ayrıca çok geniş araziye yayılmış bir şehir olduğu için araba kiralamak şart.
Las Vegas sadece bir ana caddeden oluşuyor. Dolayısıyla araba kiralamanıza gerek yok. Zaten bütün gününüz ya pool partylerde, ya alışveriş merkezlerinde, ya da casinolarda geçecek, benden söylemesi.
SIRA GELDİ OTEL REZERVASYONLARINA
Bütçemize uygun otel bulmakta en çok zorlandığımız şehirler açık ara New York ve San Francisco oldu.
Bütçemize uygun otel bulmakta en çok zorlandığımız şehirler açık ara New York ve San Francisco oldu.
- New York şehri bakımından en popüler konaklama bölgesi Manhattan. Ancak 20 günlük bir seyahat gerçekleştireceğimiz nedeniyle bütçemizi optimum şekilde değerlendirmemiz gerektiğini ve otel fiyatlarını göz önünde bulundurarak, biz Manhattan bölgesinde yer alan otellerde konaklamayı tercih etmedik. Rezervasyon yaptırdığımız otel Brooklyn'de idi. Brooklyn bölgesindeki oteller Manhattan bölgesine göre daha hesaplı ama Brooklyn'de kaldığımız, standart bir oda sağlamak ve oda temizliği yapmak dışında hiçbir hizmeti olmayan, apartmandan bozma, resepsiyonu dahi olmayan, binaya şifre tuşlayarak girdiğimiz otelin dahi geceliği 150$ idi. Manhattan bölgesindeki otel fiyatlarını varın siz düşünün. Brooklyn bölgesinde konaklamanın artılarını ve eksilerini değerlendirecek olursak; New York'un geniş metro ağından Brooklyn'de nasibini almış, dolayısıyla otelden yürüyerek 5 dakikada ulaştığımız metro istasyonundan heryere kolaylıkla gidebildik. Bakınız bendeniz metro istasyonundayken:
- Bazı bölgeler için birden fazla aktarma yapmamız gerekse de, mesela Times Square'e aktarmasız ve ortalama yarım saat-kırk dakikada ulaşabiliyorduk. Bu aşamada metroya değinmekte fayda görüyorum, metro istasyonuna ayak basar basmaz kendimizi metro ağını gösteren haritanın önünde bulduk ve hatta sonra bu haritanın küçük versiyonunu yanımızdan hiç ayırmadık diyebilirim, her ne kadar metro ağını çözmemiz yarım saatimizi alsa da bir kere öğrendiniz mi hiç zorlanmadan New York'un her bölgesini gezebilirsiniz, New York'ta metro candır! Brooklyn bölgesinde konaklamanın avantajlarından biri de, gözlemlediğim kadarıyla Manhattan bölgesinde konaklayanlar Brooklyn bölgesine geçmiyor ve Brooklyn'i gezmeden New York'tan ayrılıyorlar. Ancak New York'a ilk gün öğlen saatlerinde ayak bastığımız için kalan yarım günümüzü Brooklyn'i gezmeye ayırdık. Böylece şehrin en meşhur pizzacısını keşfettik ve enfes bir pizza yiyebildik, Brooklyn Bridge Park'tan harika bir Manhattan manzarası izleyebildik (o gün çektiğim fotoğrafı aşağıda paylaşıyorum.), Brooklyn'in tarihi ve sevimli sokaklarını keşfedebildik ve böylece Manhattan'ın curcunasına adım atmadan ilk gün New York'a yumuşak bir giriş yapabildik. Ayrıca bizim otelimizin bulunduğu bölge ve genel itibariyle Brooklyn bölgesi daha çok orta gelirli halkın yaşadığı bir bölge olduğu için çevrede çok sayıda bakkal, market hatta Türk malları satan market mevcuttu. Böylece bu marketlerden sandviç vs. satın alıp, odada bulunan mikrodalga fırını da kullanarak sabahları kahvaltı yapabildik veya kendimize atıştırmalık bir şeyler hazırlayabildik. Çünkü emin olun günde 3 öğün dışarıda beslenmek hem bütçeyi zorluyor hem de Amerikan tipi beslenme sayesinde mide rahatsızlığı yaşanabiliyor. Son olarak söylemeden geçemeyeceğim, bütün gün sırt çantası sırtımızda sürekli yürüyerek şehri keşfettiğimiz için akşamüstüne doğru pilimiz bitmiş oluyor ve jetlagın da etkisiyle otele gidip akşam 20:00 gibi sızıyorduk. Dolayısıyla şehri bir de akşam keşfedelim veya birşeyler içmek için dışarı çıkalım deme şansımız olmuyordu. Zira o yorgunluğun üzerine ortalama 45 dakika metro yolculuğunu (metroların akşam saatlerinde kalabalık olması nedeniyle ayakta seyahat yapma ihtimalini) göze alamıyorduk. İşte Brooklyn'de konaklamanın en büyük dezavantajı buydu. Sadece New York seyahati gerçekleştirecek olsam yahut daha yüksek bir bütçeye sahip olsam mutlaka Manhattan bölgesinde konaklamayı tercih ederdim; böylece akşamüstü otele gider 1-2 saat dinlenir ve akşam tekrar kendimi sokaklara atabilirdim.
- San Francisco bölgesinde konaklamak için en popüler bölgeler Union Square ile Fisherman's Wharf bölgesi. Ancak maalesef San Francisco'da da yüksek otel fiyatlarından muzdarip olduk. Lombard Street'in Golden Gate köprüsüne en yakın mesafesinde bulunan yani şehrin merkezinden uzak mesafede bulunan 1700'lerden kalma bir otelin geceliğine de ortalama 150 dolar verdik. Verdiğimiz paraya en çok acıdığım otel burası oldu maalesef. Otelin yer aldığı caddenin sonu, dümdüz ortalama 40-45 dakika yürümeniz yeterli, Fisherman's Wharf bölgesine ulaşabiliyorduk, yahut otelden 10 dakika sahile doğru yürümemiz halinde Marina District bölgesine ulaşabiliyor ve harika bir Golden Gate Bridge ve Alcatraz manzarasını seyredebiliyorduk. Otelden çıkıp Marina District bölgesine ulaştığımız anda çektiğmiz bir fotoyu da eklemeden geçemeyeceğim.
- Tabi bu her zaman kolay olmuyordu, zira San Francisco'nun deli okyanus ayazı çoğu zaman canınıza okuyor, ilk gece toplu taşımayı keşfedemediğimiz ve bir türlü taksi bulamadığımız için otele yürüyerek ulaşmaya çalışıyorduk; hava o kadar serinlemişti, o kadar sert rüzgar esiyordu ve okyanus ayazı kendini o kadar şiddetli hissettiriyordu ki; sinirlerim çok bozulmuştu, bir yandan bir an evvel otele ulaşmak için hızlı adımlarla yürüyor bir yandan da ağlıyordum. Ama ertesi günler biz toplu taşımayı çözdük, heryere çok rahat ve hızlı ulaşmaya başladık, otelin karşısında bulunan Wallgreens sayesinde de sabahları kahvaltı yapabildik derken San Francisco ile birbirimize ısındık ve San Francisco en sevdiğim şehirlerden biri oldu. Kıssadan hisse bütçeniz el veriyorsa mutlaka Union Square veya Fisherman's Wharf bölgesinde konaklayın ama bütçeniz el vermezse de üzülmeyin, toplu taşıma gayet gelişmiş durumda.
- Orlando bölgesinde otel fiyatları çok çok çok uygun. Biz eski ve lüks olmayan bir otelde bedavaya yakın bir fiyata kaldık. Buna rağmen sabahları muffin, gevrek ve kahveden ibaret olsa da kahvaltı imkanı, laundry imkanı, eğlence parklarına shuttle imkanı vardı ve premium outletin hemen karşısında yer alıyordu. Laundry deyip geçmeyin, uzun süreli seyahatlerde çamaşır yıkamak çok büyük bir mesele haline geliyor.
- Miami bölgesinde de en popüler konaklama bölgesi South Beach olsada biz yine çok uygun bir fiyata şehre 5, havalimanına 10 dakika mesafede gayet temiz, sabah kahvaltıda kahve, gevrek, muz, ekmek ve reçel veren bir otelde konakladık. Şehir küçük, mesafeler kısa olduğu için ve bu şehirde araba kiralamak şart olduğu için; merkezde konaklamaya gerek yok diye düşünüyorum.
- Los Angeles'ta ise bir arkadaşımızın davetiyle son anda otelde konaklamaktan vazgeçerek, arkadaşımızın evinde kaldık. Ancak otelleri araştırırken en popüler bölgelerin Santa Monica ile Beverly Hills civarı olduğunu görmüştüm. Ancak bu şehirde de araba kiralamak şart olduğu için herhangi bir bölgede konaklayabilir ve görmek istediğiniz bölgeleri arabayla gezebilirsiniz.
- Las Vegas'da çok lüks ve pahalı otellerin yanında orta bütçeli otellerde yer almakta. Bizim kaldığımız Hilton ise orta bütçeli otellerden biri. Geceliğine 100 dolar verdik. Bence uygun fiyatının sebebi kumarhanesinin olmaması ve Las Vegas'ın ana caddesinin çok az dışında kalması. Ancak oda şahaneydi, laundry servisi vardı, heryere yürüyerek ulaşabilecek kadar merkeze yakındık; varsın kumarhanesi olmasın dedik.
NE ZAMAN VE NEREDEN OTEL REZERVASYONU YAPMALI?
Konaklama tarihine yaklaştıkça otel fiyatları yükseldiği için en az 3-4 ay önceden otel araştırmalarına başlamalı, dönem dönem olan indirimler ve promosyonlar takip edilmeli ve en geç 1.5-2 ay kala rezervasyonlar yapılmış olmalı. Bizim rezervasyon için en çok tercih ettiğimiz siteler booking.com, hotels.com, tripadvisor.com oldu.
Eğer risk almayı seven bir yapınız varsa otel rezervasyonlarınızı son ana bırakabilir, konaklama yapacağınız günün sabahı hoteltonight sitesine girerek veya uygulamayı akıllı cep telefonlarınıza indirerek aynı akşam için lüks ve pahalı otellere oldukça uygun fiyatlara rezervasyon yaptırabilirsiniz. Ancak bir şehirde birden fazla akşam kalacaksınız aynı otelde hoteltonight uygulamasını kullanarak ertesi akşam da rezervasyon yapma garantiniz olmadığı için bavullarınızı odaya fazla dağıtmayın derim. Biz bu uygulamayı kullanarak otel rezervasyonu yaptırmadık ancak yakın arkadaşlarımız kullandı ve Las Vegas'ta orta sınıf bir otelde bedavaya yakın bir ücrete konakladıklar. Risk sizin, tercih sizin :)
Ayrıca bizim şu ana kadar hiç kullanmadığımız ancak özellikle çok sık seyahat eden kişilerin tercih ettiği ve gittikçe yaygınlaşan bir uygulama daha var ki; evde konaklamak. Yani otel konaklaması yerine bir evin tamamını veya bir odasını kiralayarak daha uygun fiyata konaklamanız mümkün olabilir. Tecrübem olmadığı için yorum yapamayacağım ama neden olmasın derseniz airbnb sitesine göz atmanızı öneririm.
OTEL REZERVASYONUNDAN SONRAKİ ADIMLAR
AMERİKA'DA YEME İÇME
Seyahat bütçenizin temel taşlarını uçak biletleri, otel, araba kiralama, yeme/içme, park,müze,etkinlik ücretleri oluşturacak.
Dolayısıyla uçak biletlerini satın aldıktan, otel rezervasyonlarını gerçekleştirdikten, araba kiraladıktan sonra yeme/içme, park, müze, etkinlik masraflarınızı hesaplamaya geçebilirsiniz. Amerika'da çoğu otel ya oda/kahvaltı olarak hizmet vermekte ya da kahvaltı hizmeti dahi vermemekte. Kaldı ki kahvaltı hizmeti de yukarıda bahsettiğim gibi kahve, gevrek, muffin ve en fazla meyve,reçel gibi seçeneklerden oluşmakta. Türk usulü bir kahvaltı beklemeyin. Böyle olunca en az 2 öğün öğle ve akşam olmak üzere yemek masrafınız olacak. Buna ek olarak kahve molası, tatlı molası, içecek ihtiyaçları vs de derken ortalama 3 öğün yemek masrafı hesaplamanız gerekiyor. Maalesef Amerika'da belli başlı fast food zincirleri dışında yeme içmenin çok ucuz olduğunu söyleyemeyeceğim. Hele uzun bir seyahat gerçekleştiriyorsanız sürekli ucuz fast food yemek de istemeyeceksiniz. Neticede şehrin turistik ve karakteristik bir noktasında, şehir manzarasına karşı oturup öğle ya da akşam yemeği yemeden ben o seyahate seyahat demem arkadaş. Dolayısıyla siz de benim gibi düşünüyorsanız, orta halli bir cafe/restaurant da yemek yiyelim, yanında da bir bira,cola vb. içelim derseniz, 2 kişi ortalama 50 dolar + bahşiş ödemeniz gerekecek. Bahşiş demişken Amerika'da bahşiş kavramı Türkiye'den tamamen farklılık göstermekte özellikle de Amerika'nın Batı yakasında. Gittiğiniz cafe/restaurantın kalitesine/ne kadar turistik olduğuna/bulunduğu şehrin/eyaletin vergi sistemine vb. bağlı olarak hesabın ortalama %15'i kadar (ki bu oran %20'ye kadar çıkabiliyor) hesaba bahşiş ekliyorlar. Yani yediğiniz yemekler 50 dolar bile tutsa ortalama 55-60 dolar hesap ödemeniz gerekiyor. Bahşiş ile ilgili olarak New York, Orlando ve Miami'de sıkı kurallara maruz kalsak da, yani bahşiş hesaba eklenmiş olarak geldiğinden ödememe gibi bir şansımız olmasa da; Amerika'nın doğu yakasında yani California'da ve Las Vegas'ta bahşiş Türk usulüydü, yani arzu ederseniz bahşiş bırakıyordunuz, hesaba zorunlu bahşiş eklenmiyordu. Netice olarak yeme/içme bütçenizi belirlerken bunları göz önünde bulundurmanızda fayda var. Siz de bizim gibi sabah kahvaltılarınızı marketten aldığınız sandviçlerle geçirebilir, bazı akşamlar yine marketten aldığınız ve mikro dalga fırında ısıtılarak tüketime hazır hale gelen yemek alternatiflerini tercih edebilir, böylece yeme/içme bütçenizi bir nebze de olsa hafifletebilirsiniz. Ayrıca özellikle New York'da gözlemlediğimiz bir şey, halkın büfe tarzı yerlerden sandviç, salata vb. şeyler satın alarak parklarda oturup yemek yemeleriydi. Böylece öğle yemek saatlerini hesaplı bir şekilde üstüne üstlük açık havada değerlendirmiş oluyorlar. Zaten New York tam bir parklar şehri, adım başı harika parklar var, detayları New York postumda anlatacağım.
BİR DİĞER MASRAF KALEMİ PARK/MÜZE/KONSER/ETKİNLİK
Özellikle Orlando bölgesine seyahat ediyorsanız eğlenceli parklarının bir günlük ücretlerinin kişi başı 150$ civarında olduğunu söylersem, neden bütçenizde büyük bir masraf kalemini teşkil ettiğini anlamış olursunuz. Son olarak seyahatinizi organize ederken gitmeyi planladığınız eğlence parklarını, müzeleri, konserleri, showları (Las Vegas'taki showların da fiyatları oldukça yüksek) belirlerseniz bütçenizi hemen hemen belirlemiş olacaksınız.
Bu post düşündüğümden de uzun oldu. İlerleyen günlerde seyahat ettiğimiz şehirler hakkındaki postları hazırlayacağım. Buraya kadar blogumuı kapamadan okuyan herkese teşekkür ederim, umarım faydalı bir post olmuştur. :)
en çok görmek istediğim yer harika detaylı yazmışsın bir gün gidersem mutlaka ilk bakacağım adreslerden olacak bu yazı.
YanıtlaSilçok zevkle okudum müge
Çok mutlu oldum :) Gerçekten rüya gibi bir yer. Uçak biletleri bu kadar pahalı olmasa sürekli bıkmadan gidebilirim.
SilBen okudum Sağol
YanıtlaSilBen de okuduğunuz için teşekkür ederim.
Silınstagramddan yazdım burdan da yazayım çok güzel lütfen yazmaya devam et bekliyorum..
YanıtlaSilÇok teşekkürler, şimdiden Amerika ile ilgili bir sürü post girdim, devamını okumaya beklerim :)
SilHarika bir kaynak buldum!!:)) 2 gün sonra abd'ye 3. Ny'ye ise 2. Seyahatimizi gerçekleştireceğiz. Tüm postları hatim ediyorum şu an:)) bu sefer airbnb ile ev kiraladık. Bütçe yükünü oldukça hafifletti diyebilirim. Bakalım memnun kalacak mıyız?
YanıtlaSilBeğenmenize çok sevindim :) bir daha gitsem ben de airbnb yi düşünürüm özellikle ny gibi otel fiyatları yüksek bir şehir için.. Tüm evi mi kiraladınız yoksa oda mı?
SilEvin bodrum katını odaya çevirmişler... Otel odası gibi döşeli. Giriş-çıkış, wc-banyo her şey ayrı. Yorumlar da güzeldi, öyle olunca hiç düşünmedik. Özel oda sıkıntılı olabilirdi. North Bergen'de ev. Biraz uzak ama ulaşım kolaymış. Fiyat çok makuldu. Merkezdeki evler de aynı oteller gibi fiyat bakımından çünkü.
SilNazlı Hanım, bize Brooklyn de ev kiralamayı düşünüyoruz memnun kaldıysanız tavsiye eder misiniz? Detayları paylaşır mısınız?
SilSibel Hanım merhaba, bu yorumun bildirimi bana bugün geldi desem:(( muhtemelen geç kalmış bir cevap olacak ama ne olur ne olmaz diye yazıyorum:) nj tarafında idi bizim kaldığımız ev ve çok memnun kaldık. Hemen önünden merkeze otobüs geçiyordu. En trafikli zamanda 20 dakikada merkezdeydik. Ev sahipleri de çok canayakın insanlardı. Tavsiye ederim gönül rahatlığıyla. Hala gitmediyseniz bana key.nazli@gmail.com dan mail atabilirsiniz, linkini gönderirim evin. Sevgiler...
SilMerhaba. Biz de Brooklyn'de kalmayı düşünüyoruz. Kaldığınız yeri yazabilir misiniz rica etsem?
SilMerhaba , çok bilgilendirici bir post olmuş. Takibe aldım sizi. Sevgilerimle..
YanıtlaSilçok teşekkürler paylaşımın için.Ağustos 2016 da tam 20 günlük Amerika doğu yakası turu palnlıyorum. Boston'dan başlayıp New york, Washington DC sonrasında uçakla Orlando ve Miami yapmak istiyorum.Ancak hangi şehre kaç gün ayıracağıma karar veremedim.çünkü Dc'den Orlando,ya geçiş biletimin tarihini ona göre belirlemek durumundayım.yardımcı olursanız çok sevinirim..Murat/Ankara
YanıtlaSilHoş bir Amerikan Rehberi olmuş. Burada da ben kaleme aldım;
YanıtlaSilhttps://terapirehberi.wordpress.com/2016/06/17/amerikan-yasam-tarzi/