26 Ağustos 2014 Salı

PART8: NEW YORK CITY GEZİMİZİN 5. GÜNÜ/ YEMYEŞİL BİR DÜNYA CENTRAL PARK

Merhaba,

Bugün size New York City gezimizin 5. yani son gününden bahsedeceğim.

4 gün boyunca New York City'de sokak sokak, bulvar bulvar gezdik ama New York City denince ilk akla gelenlerden Central Park'a gitmedik sanıyorsanız, yanılıyorsunuz :) 4 günün yorgunluğunu atmak için Central Park gezisini son güne bıraktık. 

Central Park, bizim İstanbul'da alıştığımız ufak çaplı parklara pek benzemiyor. Şehrin tam göbeğinde, kocaman, içinde pek çok yürüyüş parkuru, gölet barındıran bir vahadan bahsediyoruz. O kadar büyük ki, içinde kaybolmamak elde değil. Bu sebeple olsa gerek, yollarda parkın tam olarak hangi noktasında olduğunuzu işaret eden ve park haritasını bulunduran pek çok tabela bulunuyor.

Büyük ama ne kadar büyük derseniz buyrun:



Central Park haritasına da göz atalım:

National Geographic New York Gezi Rehberi, Central Park içerisinde gezilmesi görülmesi gereken 7 nokta belirlemiş:
  • Central Park Zoo: Biz Central Park Zoo'nun içerisine girmedik, dışarıdan bakmakla yetindik fakat çocuklu ailelerin tercih edebileceği bir yer. 
  • The Mall: National Geographic New York Gezi Rehberi'ne göre bu yaya yolu, ağaçlarla çevrilidir ve mükemmel Central Park manzarası yakalamak için idealdir, ama bana sorarsanız mükemmel Central Park manzarası bu parkın her bir noktasında...
  • Loeb Boathouse: 7,2 hektarlık gölü sandal veya şarkı söyleyen gondolcusu işe bir Venedik gondolu kiralayarak gezmek isterseniz, Loeb bot evini ziyaret edebilirsiniz.
  • Strawberry Fields: Solist ve söz yazarı John Lennon anısına yapılmış bu abide, Lennon ve eşi Yoko Ono'nun, Lennon 1980 yılında öldürüldüğünde yaşadıkları The Dakota binasının karşısındadır ve 1 hektarlık gözyaşı şeklinde bir bahçedir. Pek çok hayran, efsanevi Beatles anısına çiçekler, mumlar ve hediyeler bırakırlar.
  • Belvedere Castle: Parkın en yüksek noktası olan Belvedere Castle'ın granit kulelerinden hem yeşil parkın panoramik manzarasını, hemde şehri görebilirsiniz. Ben mutlaka ama mutlaka bu kaleye çıkmanızı ve manzaranın tadını çıkarmanızı tavsiye ederim.


  • Shakespeare Garden: Shakespeare'in eserlerinde adı geçen 100 kadar çiçek ve bitkiyi burada görebilirsiniz.
  • Conservatory Garden: Bu zarif, Avrupa tarzı bahçenin kıvrımlı yollarında gezerken, çeşmeler, heykeller ve parlak renkli çiçekler görebilirsiniz.
Central Park bunlardan ibaret değil tabi, Central Park bunların hepsi ama aynı zamanda hiçbiri... Adım attığınız andan itibaren, şehrin kalabalığından sizi uzaklaştıran, huzurlu, insanların çimlerinde piknik yaptığı (ama mangal yakmadığı), bahçelerinde oyun oynadığı, spor yaptığı, koşu yaptığı olabildiğince medeni, huzurlu ve insanı gerçek dünyadan koparan bir yer.

İsterseniz, yukarıda yer verdiğim noktalara ziyaret gerçekleştirerek Central Park'ın görülmesi gereken yerlerini gezebilir, yahut içgüdülerinize güvenerek yüreğinizin ve ayaklarınızın sizi götürdüğü yerlere gidebilirsiniz. 







Central Park'da bu kadar çok gezince tabi karnımız acıktı ve şehrin kulaktan kulağa yayılan hamburgercisi Le Parker Meridien otelde yer alan Burger Joint'te yemek molası verdik. Otele girdiğiniz zaman, kuyruğu takip ederek; bu hamburgerciye ulaşabiliyorsunuz. Mekan minicik olduğu için, önünde her zaman kuyruk var. Hamburgeri mideye yuvarladıktan sonra, masadan hemen kalkmanız lazım; burası saatlerce keyif yapılarak yemek yenecek bir yer değil, ama hamburgeri çok lezzetli.



Karnımızı da doyurduktan sonra, kendimizi tekrardan New York sokaklarına vurduk... İnsan 5. Cadde'de gezmeye doyabilir mi? Ve otelimize dönmeden evvel Times Square'nin ışıltılı dünyasında son bir kez vakit geçiriyor, bu şehirde hayatın ne kadar hareketli ve cazibeli olduğunu düşünerek, istemeye istemeye otelimize geri dönerek; Amerika gezimize Orlando'dan devam ediyoruz...

Bir sonraki postta görüşmek üzere...
Sevgiler 
Mughetto

2 yorum:

  1. Merhaba,

    Öncelikle emeğinize sağlık, bu konudaki en keyifli ve kapsamlı blog sizinkisi olmuş. Okurken çok keyif aldım. Eşimle birlikte eylül 2016 için ispanya Portekiz gezisi planlarken bir blogger sayesinde amerika fikri oluştu aklımda, o arabayla doğu amerikayı dolaşmış ancak ben sizin gibi bir plan yapmak istiyorum hem doğu hem batı Amerika. Sadece sizin gezilerinize ilaveten niagara şelalesini ve olma ihtimali zayıf ta olsa grand canyonu görmek isterim. Birdaha amerikaya gelememe ihtimalimiz var o sebeple gelmişken heryere gidelim istiyoruz.

    Bu konuda size sormak istediğim birkaç sorum var, cevaplarsanız çok mutlu olurum.

    1- 14 gün izin kullanabilirim ve tema parkları çok merak ediyorum, hangilerine gitmem gerektiğini bilmiyorum ama 3 gün ayırmak istiyorum, ardından miamiye geçip 1 gün kalmak istiyorum, 14 gün sizin yaptığınız gezi ve benim söylediklerim için uygun bir süre olabilir mi (yorgunluk hiç umrumda değil :))
    2- Böyle bir gezinin maliyeti eşimle benim için yani 2 kişi ne kadara çıkar tahmininizle?

    YanıtlaSil
  2. Merhaba,

    14 günlük bir süreçte bu programı yapmanız mümkün değil. En az 20-25 gün olması lazım.

    Tema parklarda beklentileriniz önemli ama, Disneyworld, Epcot, Universal ilk başta tavsiye edeceklerim.

    Maliyet ise çok göreceli, mailden daha detaylı bilgi verebilirim.

    YanıtlaSil

YORUMLARINIZI SEVİYORUM :)

Blog Widget by LinkWithin